İskeçe Müftülüğü Logosu
BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI
İskeçe Müftülüğü

MÜFTÜMÜZ AHMET METE’DEN BERAT KANDİLİ MESAJI

25-03-2021

MÜFTÜMÜZ AHMET METE’DEN BERAT KANDİLİ MESAJI

 

            Değerli Müslüman Türk Kardeşlerim,

Mübarek Berat Kandili 27 Mart 2021 Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gecedir. Ramazan Ayı’nın müjdecisi, Yüce  Allah’ın engin af, mağfiret ve rahmetiyle dolup taştığı bu mübarek Berat Kandili’ne kavuşmuş olmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyoruz.

“Berat” kelimesi, lügatte; “borçtan, hastalıklardan, suç ve cezadan kurtulmak” anlamına gelir. Dini terim olarak ise, “Günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilâhi af ve rahmete nail olmak” demektir.

Allah’a kul olmanın manevi zevkine ererek hata ve kusurlarını itiraf eden, işledikleri günahların farkına vararak tevbe ve istiğfarda bulunan pek çok müslümanın, ilâhi rahmete nail olup günahlarından kurtulacakları ümit edildiği için, bu geceye “Berat Kandili” (Kurtuluş Gecesi) denilmiştir.

            Berat gecesi; aynı zamanda ümit gecesidir. Buna göre, ne kadar günahkâr olursak olalım, günahlarımızı itiraf edip, Rabbimize yöneldiğimiz takdirde Yüce Allah’ın bizi affedeceği hususunda ümitvar olmalı ve vakit geçirmeden bir an once tevbe etmeliyiz. Bu itibarla, Berat Gecesi’ni idrak eden herkes, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki; “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53) müjdesinin farkına vararak kendi özümüze dönmeli, ümitlerimizi canlandırmalı, bağışlama ve bağışlanma duygularımızı güçlendirmeliyiz. 

O halde değerli kardeşlerim,

Berat gecesi, bizim beratımızı aldığımız gecedir. Ramazan öncesi bu mübarek gece; günahlardan, hata ve kusurlarımızdan tertemiz olup arındığımız son kandildir. Bu nedenle bu manevi değeri yüksek zaman dilimini; gündüz ve gecelerini iyi değerlendirelim. Bu dönemde, kulluk görevlerimizi hakkıyla yerine getirmeye çalışalım. Berat Kandili öncesinde gündüzü oruçlu geçirelim. Namazlarımıza her zamankinden daha çok önem verelim. Farz namazlarımızın yanı sıra, nafile namazları da kılalım. Geçmişte kılamadığımız vakit namazların kazasını yapalım. Özellikle bu mübarek Berat gecesinde Allah’ı bolca zikredelim. Kendimiz, ölmüşlerimiz, hayatta olanlarımız için dualarımızı eksik etmeyelim. Ayrıca bir yıldan beri bütün dünyayı kasıp kavuran virüs musibetinden kurtulmamız için bütün insanlık için dualar edelim. 


    Yüce Allah, bu gecede ilâhi rahmetini bol bol indirmekte, rızık ve şifâ kapılarını sonuna kadar açarak, bizleri sonsuz ikramlarına davet etmektedir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, “Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim! .. Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim” (İbn Mace, İkâmetü’s-Salât, 191.) buyurmuştur. O halde gelin hep beraber İslâm dünyasının ve müslümanların selâmeti için dular edelim. Sevdiklerimiz, evlâtlarımız için iyi dileklerimizi Allah’a sunalım.

     Sevgili Kardeşlerim,

     Bir yıldan beri bütün dünyada yaygın olan pandemi süreci, aşılar bulunmasına rağmen önü alınamayıp hala bütün hızıyla devam etmektedir. Bu konuda bizler de yetkililerin uyarılarına kulak vererek gerekli önlemleri almaya devam edeceğiz. Çünkü virüs hala aramızdadır. “Bana bir şey olmaz” demeden sorumluluk bilinciyle hareket ederek temizlik, maske ve mesafeye hassasiyetle uymamız gerekir.

  Geçen yıl olduğu gibi,  bu yıl da camilerimizde ibadetlerimizi coşkuyla yapamayabiliriz. Teravih namazlarımızı, mukabeleleri, Mevlit merasimlerimizi kalabalık bir cemaatle topluca gerçekleştiremeyebiliriz. Ama bu demek değildir, ibadetlerimize de ara vereceğiz. Virüse karşı önlemlere devam ederken, ibadet hayatımıza da çok daha hassas ve samimiyetle sarılacağız. Çünkü bu virüs musibeti bizleri Allah’a daha fazla yaklaştırmalıdır.

    Geçen yıllarda olduğu gibi, belki camilerde coşkulu kalabalıklar haline gelemeyebiliriz, ancak şunu biliyoruz ki, dinimiz İslâm’a göre yeryüzü bize ibadet etmek için var edilmiştir. İstediğimiz her yerde ibadetlerimizi yerine getirmemiz mümkündür. Geçen yılki Ramazan gibi,  bu yıl da gerekirse her birimiz evimizi adeta mescide çevirerek sadece kendi ailemizle birlikte ibadetlerimizi yerine getirebiliriz. Virüsün yayılmasını önlemek için mutlaka kalabalıklardan kaçınmalı, kendimizi ve sevdiklerimizi salgına karşı korumalıyız.

    Değerli Kardeşlerim,

    Salgın hastalık ve musibet dönemleri, bizleri daha çok birbirimize yakınlaştıran, yardımlaşmayı artıran, birlik ve beraberliği pekiştiren dönemler olmalıdır. Ramazan ayına on beş gün kala bunları da unutmayıp gözönünde bulunduralım. Etrafımızdaki akraba ve komşularımızın durumlarını kontrol edelim. Bizim durumumuz iyi ise, ihtiyaç sahiplerine yardım elimizi uzatalım. Unutmayalım ki, Allah’ın rızası kulların gönüllerinden geçer. Yine çevremizde yetim, öksüz ve kimsesizler varsa onları da mahrum etmeyelim. Eğer sizin  onlara yardım için gücünüz yetmiyorsa, o ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin durumlarını imamlar vasıtasıyla Müftülüğümüze ulaştırın. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.s.) şu müjdeyi veriyor: “Bir hayra vesile olan, o hayrı yapan kadar sevap kazanır.”

    Dertler, sıkıntılar, hastalıklar bizim için birer imtihandır. Bize düşen görev; önlem almak ve belirlenen kurallara uymaktır. Tedbir bizden, takdir Allah’tandır. Bizler hayatımıza konulan bu kurallara uyarak devam etmek zorundayız. Dinimizin emri olan sıla-i rahmi, akraba ziyaretlerini artık yüz yüze değil, telefonlarla yapacağız. Kısmi olarak belli sayıyla açık olan camilerde toplu ibadet için hepimize mümkün olamıyorsa, evlerimizde ibadetlerimizi sürdüreceğiz. Allah niyetimizi en iyi bilendir. Bu olağanüstü durumlardan dolayı, bizi cemaatle namaz kılma sevabından mahrum etmez.

    Bu salgın döneminde fakir fukaraya sizler ulaşamıyorsanız, Müftülüğümüz kanalıyla yardımlarınızı ulaştırabiliriz.

    Değerli Kardeşlerim,    

    Sağlığımızı korumak dinimizin emirlerindendir. Beden sağlığımıza dikkat ettiğimiz gibi, ruh sağlığımıza da dikkat edelim. Ruh sağlığının ilâcı Allah’a dayanmaktır. Bu da sağlam bir iman ve salih amallerle mümkün olur. Allah’a güvenelim, sabredelim. İmtihan dünyasında olduğumuzu unutmayalım. Böyle davranırsak, hastalıkların, dertlerin, musibetlerin bizim imanımızı daha da güçlü kılacağını unutmayalım.

   Bu vesileyle, Allah’u Teâlâ’dan bir an önce bu salgından ve her türlü belâdan, hastalıklardan kurtuluş nasip etmesini diler, hepinizin Berat Kandili’ni tebrik ederim.


Ahmet METE

İskeçe Müftüsü